Kur'an'ın anlaşılmasında itibar sebebin hususiliğine değil lafzın umumiliğinedir ilkesine usulcülerin metodolojik yaklaşımları

“Kur'an'ın anlaşılmasında itibar sebebin hususiliğine değil lafzın umumiliğinedir ilkesine usulcülerin metodolojik yaklaşımları”

ÖMER KARA

Özet

Kara, Ömer, Kur'ân'ın Anlaşılmasında 'İtibâr. Sebebin Hususîliğine Değil. Lafzın Umûmîliğinedir' İlkesine Usûlcülcrin Metodolojik Yaklaşımları. Doktora Tezi, Danışman: Prof. Dr. Mehmet Paçacı, XXVIII-298 sayfa. "el-ibre bi umûmî' 1-lafz lâ bi husûsî' s-sebeb" ilkesi, bir sebebe mebnî olarak inen umûmî nasların yorumlarında kendisine başvurulan bir prensiptir. Bu prensibin metodolojik boyutları, usûl literatüründe 'soyut' ve 'somut' olarak derince tartışılmaktadır. Kaidenin anlaşılmasında vazgeçilmez unsurlardan biri; kavramsal alanının ve terminolojik boyutunun ortaya konmasıdır. Bu bağlamda 'lafzın umumîliği' kısmında 'hitap; nass, nazm, lafız, kelâm ve cevâp' kavramları temel olarak; 'müstakil' ve 'gayr-i müstakil' alt kavram olarak; 'husûsu's-sebeb' kısmında ise 'sebeb-i vücûb', 'sebeb-i nüzûl/vâkı'a', 'soru' kavramları temel olarak; 'umûm, müsâvî, husus' kavramları da alt kavram olarak önemli bir işlev görmektedir. Biraz daha netleştirecek olursak, "sebeb-i vücûb" kavramı 'nass' ile; 'sebeb-i nüzûl/vâkı'a' kavramı, 'hitap' ile; 'soru' ise 'cevâp' ile eşleşmektedir. İlgili ilke, usûlde 'asi, zabıt, kâide-i külliye, kâide-i fıkhıyye, kâide-i âmme veya hasse' değil, bir "kâide-i usûl" olarak isimlendirilmektedir. Tarihsel süreç içerisinde kaide, usûl literatüründe "bir sebebe mebnî inen âmm" adıyla tartışılmış; usûlcülerin çoğunluğu 'lafzın umumîliğini' savunurken, Şâfı'î ve bir kısım alimlere 'sebebin hususîliği' nisbet edilmiştir. Kaide, konu itibariyle tamamen âmm lafzın tahsîsi meselesine odaklanmakta; âmmın bir problemi olarak tartışılmaktadır. İlaveten kaideyle ilgili olarak konu, değişik tasniflere sahip olup, bu tasnif konunu işlemesine de yansımaktadır. Konunun problematiği, sebeb-i nüzul olsun, sebeb-i vücûb olsun, soru olsun, 'husûsî sebeb'e binaen varid olan âmm nass, 'lafzın umûmluğu'na mı itibâr edilecek, yoksa 'sebebin husûsîliği'ne mi itibâr edileceğidir. Bir sebeb mebnî inen âmm konusu, "sebeb-i vücûb-nass", "sebeb-i nüzûl-hitâp" ve 'soru-cevâp' olarak çeşitlere ayrılmaktadır. "Sebeb-i vücûb-nass" çeşidi, tamamen nasta nakledilen sebeb ile hitabın 'ta'lîl' ilişkisini anlatmaktadır. "Soru-cevâp" çeşidi, 'müstakil' ve 'gayr-i müstakil şeklinde iki çeşit olup birincisi, sorunun umûm ve husus olmasına; ikincisi ise umûm, husus ve dengi olmasına bağlı olarak tasnif edilmektedir. "Sebeb-i nüzûl- hitâb", müstakil olarak ele alındığı gibi "soru-cevâp" kısmının "özel sebeb, umûmî hitâb" kısmıyla da ele alınmaktadır. Kaidenin anlaşılması konusunda temel iki görüş bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, sebebin hususîliği; ikincisi ise lafzın umumîliğidir. Her iki tarafın kendi görüşlerini destekledikleri argümanları bulunmaktadır. Sonuçta "lafzın umûmîliği'ni savunan tarafın argümanları tutarlı ve yeterli olduğu görülmektedir.

Detaylar

Dil: Turkish - Tür: Tez - Sayfalar Sayısı: 328 - Tarih: 2001 - Ülke: TR

Son Eklenen Başlıklar